Askerliğimi ulaştırma olarak yaptım. Araç kullanmadım ama araç muhafızı idim. Çoğu günümüz yollarda geçiyordu, malum görev ulaştırmaydı. Görevimle pek alakası yok ama el becerim yüksek diye bölüğü komple boyadım, tabelaları boyadım, anlıyorum diye gülleri budayıp kendine getirip bakımlarını yaptım bahçe renklendi, bir el becerisi daha olan asker arkadaşımla birlikte eskimiş ve dağılmak üzere olan taş merdiveni yıktık yeniden yaptık. Taş merdiveni yeniden yapmak epey zordu. Bu tarz şeyler başkalarına ceza gibi gelirdi ama bana ödül gibiydi, kendimi işe yarıyormuş gibi hissettirirdi. Bu kadar şeyi hakkıyla yapınca taktir belgesi de aldık bazılarımız. Her bir dakikasında her görevimi gururla yaptım. Zor zamanlarım oldu, çünkü çabuk hasta olurdum (çok hassas ve kronik sinuzit var bende). Yine de her anı zevkliydi. Başkası yüzünden ceza yemek biraz o an için koysa da cezalar toplu olurdu. Bölük ile birlikte en az 7-8 kez cezaya maruz kalmışımdır. Cezalar spor yaptırmaya yönelikti. 1 kere sert ceza aldık bölük olarak, onda cidden süründük o akşam ama yine spor yaptırıldı (yat-kalk-çök-kalk-koş-yat-kalk...) şeklindeydi, o akşam bölükteki herkesin üzerinden silindir geçmiş gibiydi (koşma da olmasaydı iyidi). Askerde mantık mı arıyorsunuz? Mantık aramayın. Bu hep böyleydi. Ancak askerlikten cezalar yüzünden korkanlara basit bir şey söyleyeyim, korkmayın. İstiklal Marşındaki ilk kelime korkmadır. Korkmayın ve askerliğinizi gururla yapın.
Bedelli yapacaklar sakın askerlik yaptık demeyin, siz sadece merasim yürüyüşü yaparsınız. Muhtemelen bazılarına o bile zor gelir.
Askerlik anılarım harikaydı. Ufak tefek kusurları ise hiç kafaya takmadım.